Archive for Nisan 2008

iblis,insanları saptırmak için doğru yolun üstünde menzileneceğini ayetlerden biliyoruz..

Cenab -i Hakk’ın en mükemmel şeklinde yaratmış olduğu insanoglunun,
varoluş gayesi nefsini tanıyarak Yüce Yaratıcı bilmek ve O’na  c.c. yakınlığı elde etmektir..
O da ,Efendimiz (a.s.)ın haber verdiği üzere “büyük cihad “denilen nefiste mücadele ile basarmakla mümkündür..
insan,hem meleki ve hemde hayvani sıfatlatları benliğinde taşir..
bu sıfatlarından hangisini kuvvetlendirici vesilerle yapışırsa,o yanı ve o benliği gelişir…
böylece insan,ebedi felaket ile ebedi saadet arasında gezinir durur..
iman ile inkar arasında sayısız konaklarda mevki ve mertebe sahibi olur..
mükellef kılınmış varlıklar olan insan ve cinlerin dişinda,
bütün mahlukat tercih hakkı olmaksızın Rabb’ıne itaat eder ve O’nun adına iş görür..
her zerresiyle kendi hal lisanıyla Ona c.c. işaret eder,Ondan bahseder…
esref-i mahlukat olan insanı Rabbi’ni anması,hatırlaması ,kendi arzu ve iradesi bırakılmıştır..
Kuran-i Kerim de ,bir imtihan alanı olan dünyada ,insanoglunun yolunu keserek,onu yalnıs
yönlere sevketmeye calısacak düsmanları olan iblis’in ,insanı aldatmak için nasıl hareket ettiği,
düsündürücü bir tarzda dile getiriliyor..
iblis,insanları saptırmak için doğru yolun üstünde menzileneceğini ayetlerden biliyoruz..
(A’raf,13-16)

Okumaya devam et

Sen misin Müslüman olan?‏Mustafa İslamoğlu

Yine Şafak muhabiri sayesinde öğrendik. Bulgar Kilisesi’nin eski yönetim
kurulu üyesi Bojidar Cipof’un eşi Juliana ben idrakine kavuşarak kendine
dönmüş. Yani, Allah’a kayıtsız şartsız teslim olduğunu beyan ederek
“Müslüman” adını almayı hak etmiş.

Önce İslam’ını gizlemiş. Namazlarını gizli gizli kılmış. Durumdan şüphelenen
kocası, arama sırasında Fatıma hanımın müftülükten aldığı ihtida belgesini
buluyor. Hakaretler ve yıldırma operasyonu başlıyor. Yetmiyor, gece yarısı
kapı önüne konuluyor.

İlk gece bir otelde kalıyor Fatıma Cipof. Bu tepkinin geçici olduğunu
düşünerek evine dönüyor. Fakat tepki artıyor. Hakaret artıyor. “Kara Fatma”
ilan ediliyor. Namaz kılarken itilip kakılıyor. Tesettürüyle dalga
geçiliyor. İş akıl hastası ilan etmeye kadar vardırılıyor. Fatıma kardeşimiz
9 aydır sığındığı Müslüman bir ailenin yanında yaşıyor. Kocasına boşanma
davası açmış, neticesini bekliyor.

İhtidalar oldum olası beni heyecanlandırır. Bir Müslüman olarak beni
ilgilendiren yanı, büyük ailemize bir kardeşin daha katılmış olmasıdır. “Bir
adem bir alem” demişiz bir kez. Ve bir alemimiz daha olmuştur.

Mühtedi açısından olay azimdir. Zira bir mühtedi için ihtida, hayatının en
büyük devrimidir. Bunun ne büyük bir iman hamlesi olduğunu, imanı ata mirası
sananlar nasıl anlasın? Mühtedi, “dönüş” kararı verdiğinde hayatını
sıfırlamayı da kabul etmiştir. Hz. Ömer’in “kesip atmak” dediği türden büyük
bir karar. Ona İslam’ın kapısını tıklattıran şey yüreğine düşen hakikat
ışığıysa, evinden, eşinden, işinden, aşından, arkadaşından, çevresinden ve
daha birçok şeyden kopacak olmasına aldırmaz. O ışığın cazibesi benliğini
öylesine sarar ki, “ayrılmanın” acısı “bulmanın” sevincini bastıramaz.

Okumaya devam et

Sana binlerce salat ve selam olsun canım Efendim..s.a.v.

Ey muhabbetullah deryasının menbaı!
Evliyaullah’ın çerağı yüce insan…
Sana binlerce salat ve selam olsun…
 

Hangi gönül var ki asırlardır sana meftun, sana tutsak, sana yangın, sana
divane olmasın?..
Ey Nuru’l Envâr!.. Sen, Hak katından lütfedilensin bize.
Ya Resulallah! Sana kurban olmayan bu canların ne kıymeti olabilir ki?
Uğruna feda olmayan bu varlığımızın ne değeri olabilir ki…

Sahabe-i Kiram (r.hum) Efendilerimiz seni o kadar çok seviyorlardı ki,
Efendimiz; Senin olmadığın bir cenneti bile istemiyorlardı. “Kişi sevdiği
ile beraberdir” müjdesini duyuncaya kadar yemeden içmeden kesilenler vardı.
Ebu talib senin için şöyle demişti:
“Öyle beyaz bir yüz ki, o yüzün suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir.
Öyle bir kerem sahibi ki yetimler, O’nun eline bakar, dullar ve yoksullar
O’na güvenir.

Ey merhamet ve rahmet şahikası, alemlerin solmayan gülü… Tarih, sana
delice râm olanların, ruh hallerini anlatırken, o büyük kumandan Halid B.
Velid’ten (ra) bahseder;

Sarığında Allah Resulünün (sav) mübarek saçından bir tel taşıyordu. Bir gün
başından sarık kayıp, düşman saflarına yuvarlanınca ardından koşmaya
başlamıştı. Arkadaşlarının ikazına rağmen, kendi canını tehlikeye atacak bir
fedakarlık gösterek “peygamberin hatırasına bir şey olacak diye korktum”
demişti. Onlar senin yolunun delileri idi.
Biz de seni seviyoruz Ya Resulallah!.. Hakkı ile olmasa bile.
Seni bize her şeyden daha sevimli kılan Rabbimize hamd ediyoruz. Bize
mübarek ve mukaddes kılındı, sana ait olan her şey…
Senin nur cemalin ve sünnetin bize şirin kılındı. Canımızdan aziz bildik
Seni, tâ ki, imanımızın kemal bulsun.

Ey şefkatmeâb Efendimiz! Ümmetine çok düşkünsün biliyoruz. Doğumundan
ölümüne kadar. Ümmetinin hidayeti ve selameti için sabahlara kadar sacid
olan sensin.
Hasretiz cemaline, nurunla halleniriz ve başımızın tacıdır sen den bize
kalan. Hasretinle biperva gönüller. O eşsiz pak-ı endamın, bizi böyle çepe
çevre saran.

Okumaya devam et

Biz insanlar hayat denen gemide menzile doğru yol alıyoruz ama…

Biz insanlar hayat denen gemide menzile doğru yol alıyoruz ama ne yazıkki bindiğimiz geminin dümeni yok. Onun içindir ki birçok insanımız tam bir girdaba girmiş gibi ya yanlışlık ve kötü ihtirasları yüzünden kötülükler batağında yüzüp duruyor. Dümeni olmayan gemi ile yapılan yolculuk nedeni ile karşısına neyin çıkacağını bilmeden ve görmeden ansızın önüne çıkacak bir şeye şiddetle çarparak parçalanacak.

Oysa bu karanlıklar deryasında insanoğlunun yegâne dümeni ve deniz feneri ilimdir. Yine bu deryanın sonunda da Allah ve resulüne ulaşmak ve onlara kavuşmak vardır.
Onun içindir ki insanoğlunun en öncelikli görevi ilim tahsil etmek ve bu ilimle Allah’a daha yakınlaşması ve ona ulaşması gerekir. Zira Peygamber efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurdular:
“Benim üzerime bir gün doğarda, beni Allah’a yaklaştıracak olan bir ilmi o günde biraz daha çoğaltamazsam, o günün güneşinin doğmasında benim için bereket yoktur.”
Yine Abdullah b. Mes’ûd Radıyallahu Anh der ki:

eğer “Müslüman”ım diyorsan‏…

Müslüman kelime manası olarak Allah’a teslim olan demek. Peki Allah’a teslim
olduğunu söyleyen kişi ne yapar? Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğuna
inanır; Tesadüfen bu dünyada bulunmadığına inanır; Allahın Kuranda geçen
emir ve yasaklarının tam  uymaya çalışır ve hiçbir şartta çiğnemez; asıl
amacının Kuranda bize söylendiği gibi Allah’a kulluk etmek olduğuna inanır.

Bunlar bir Müslüman için su götürmeyecek sorumluluklardan bir kısmıdır.

Ne yazık ki çevremize bakınca gördüğümüz insan kitlesinin birçoğu,
sorulduğunda Müslüman olduklarını söylemelerine rağmen, Allah’ın emir ve
yasaklarını layıkıyla gözetmeyen insanlar topluluğundan oluşmakta.

 İlginçtir
ki bir ”ateistin”, yani Allah’ı tanımayan bir kişinin günlük yaşam tarzı
ve yaptığı seçimlere baktığımızda aradaki farkın dağlar kadar olması
gerekirken, neredeyse hiç olmadığını görüyoruz.

Okumaya devam et