Sağlam kaynaklardan aldığımız bilgiler göre,100/70 Farz olan Namaz kılınmayan bir müslüman memlekete yaşıyoruz.
Farz namazı, özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak, yani kazaya bırakmak haramdır.”
Farz namazı, özürsüz vaktinden sonra kılmak, büyük günahtır.
Her mükellef müslümanın, günde beş vakit namazı vakti içinde kılması kesin farzdır ve ilahi emirlerin başında gelir. Farz namazını kılmadan vaktini geçirmek büyük günahlardandır. Kaza edildiği zaman bu namaz borcu ödenmiş olur, fakat geciktirme günahından dolayı ayrıca tövbe de gerekir. Özürlü veya özürsüz olarak zamanında eda edilmeyen beş vakit namazın farzlarını kaza etmek farz..
Unutarak veya kasten kazaya kalan namazı kaza etmek farzdır.
(Hindiyye)
(Uyuyarak veya unutarak bir namazı kılamayan, hatırlayınca kılsın!)
[Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud]
kaza namazları fazla olmayan kimseler ise her farzdan sonra bir vakit kazâ namazı kılmayı alışkanlık haline getirirlerse güzel bir âdeti devam ettirmiş olurlar.
Çeşitli sebeplerle sahih olmayan namazları olmuşsa, bunlar kaza edilmiş olur.
Sahih olmamış, bozulmuş olanlar olabilir. Kaza kılmakla bunlar telafi edilir. Mekruh olarak kılınanlar vardır. Bunlar mekruhluktan kurtulmuş olur.
Vakti geçirilen namazın kazasını geciktirmek, hele de geçerli mazeret dışında geçirilenler için ayrıca günahtır ve geciktikçe günahı da artar. Fazla gecikmeye bırakmadan, bir an önce namazları kaza edip tamamlamak farzdır.
Bir an önce kılınmayan namaz kaza edilerek bu borçtan kurtulmalıdır ve samimiyetle bu günahtan dolayı tövbe edilmelidir. Zira yüce Mevlamız Rahman ve Rahimdir, günahları bağışlayandır. Şüphe yok ki ölümün ne zaman gelip insanı bulacağı belli değildir. Eğer ölüm geldiğinde bizi hazırlıksız yakalarsa ahirete borçlu bir şekilde gitmiş oluruz.
Bu nedenle İslam alimlerimizin genel görüşüne göre kılınmayan bir namaz her ne kadar kaza edilmek sureti ile kişi borçtan kurtulmuş olsa da, işlenen günah için tövbe istiğfar ederek, Allah’tan af dilemesi lazımdır.
Seyyid Abdülhakim hazretleri buyurdu ki:
Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur; çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor. Namaz kılmayan, her gün beş vakit namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır.
Namaza gevşeklik gösteren, kıymetini bilmeyip hafif tutan birçok cezaya uğrar:
Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalık, aşağılık, hakaret ve zilletler içerisinde hayat sürer. Salihlerden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve sıkıntılara maruz kalır. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genelde kötü yerlerde çalışanlar, namaz kılmayan veya namaza gevşeklik gösterenlerdir.
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]
(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]
(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]
(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]
(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]
Ey namazını kılmayan kişi! Bir düşün… Namazı vakti çıktıktan sonra kılan kişinin cezası böyle ise, acaba namazı hiç kılmayanın cezası nasıldır? Bu cezalar seni korkutmuyor mu? Yoksa ahiretin varlığından şüphen mi var? Ya da namazın İslam’ın bir farzı olduğundan mı habersizsin? Eğer namaz kılmamaya hemen tövbe edip namaza başlamazsan seni ahirette ne kurtarır? Bu azaplara nasıl dayanırsın? Gözünü aç ve seni bekleyen azabı gör; gör ve aklın varsa titre!..
Son Yorumlar