Archive for Kasım 2019

ARZU HAL

ARZU HAL

“Mah cemalin güneş midir ay mıdır?
Baktıkça yüzüne, bakasım gelir”

Senden ayrı kalan yıllara baktım
Hepsini bir pula, satasım gelir

Çırpınan ruhumu taşıyamadım
Candan bedenden, bıkasım gelir

Eyâ Rasül, Aradaki engellerin
Billahi hepsini, yıkasım gelir

Utana sıkıla gelebilsem yanına
Gerideki köprüleri, atasım gelir

Günahımdan hicab etmesem eğer
Gelip de ayakucuna, yatasım gelir

Bir tebessüm görsem nur yüzünden
Divaneler gibi sokağa, çıkasım gelir

Müjde alsam senden günün birinde
Bütün bir mâsivâdan, kaçasım gelir.

İşaret görsem gecenin bir saatinde
Şu dünyayı birbirine, katasım gelir

Görsem bir huzme, bir ışık, bir nur
Kalbimin üstüne, takasım gelir

Yine gelirsem bırakma Ya Rasûlallah!
Artık hep yanında, kalasım gelir.

Fatma Alageyik

RASÛLÜLLAH’A ARZ-I HÂL

RASÛLÜLLAH’A ARZ-I HÂL

Meded yâ Rasûlallah, rahmeten lil âlemin
Sensin zulmet asrında yeryüzünde tek emîn

Doğduğun gecedeki mucizâta hasretiz
Medine çağı arar nice zamandır zemîn

Cümle beşer içinde seni bilen az oldu
Hakkıyla okunmadı sensiz kitâb-ı mübîn

Aşkınla aramıza asırlar girdi eyvâh
Ümmetinin ahvâli hem elîmdir hem hazîn

Evvelki ümmetlere taş çıkarttık günahta
Her gönül baştan başa doludur hased ve kin

Ahlak ve istikamet uğramaz semtimize
Ölünce yol gösterir sandık bize yalnız dîn

Cemâlinin nurunu güneş ve ay arıyor
Kâinâtın hasreti bunca büyük ve derin

Kâfî’ye şefaat kıl ümmetinden kabul et
Sayılsın mahşer günü o da ashab-ı yemîn

18 kasım 2018
Kâfî

Ben bir Müslüman’ım,

Ben bir Müslüman’ım,
Dinim İslam’dır, medeniyetim İslam medeniyetidir.
Din konusunda hiç tâviz vermem.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan Müslüman bir toplumun azaba müstahik olacağını bilirim.
Allah için sevmek, Allah için buğz etmek prensibine bağlı kalmaya çalışırım.
Namaza çok önem veririm. Namazı terk eden bireylerin ve toplumların dinlerini yıkmış olduklarını bilirim.
Ben elhamdülillah bir Müslüman’ım..

Müslümanların başına gelen bu hal nedir? Dr. Muhammed Bozdağ

Müslümanların başına gelen bu hal nedir? Müslümanlık neden böyle ayaklar altında ve giderek neden daha da kötüleşiyor? Müslümanlar neyin bedelini ödüyorlar? Müslümanlar,

• Allah’tan başka boyun eğdikleri ilahlar edindiler!
• İlim ve yetenek edinme azmini terk ettiler!
• Sorgulamaksızın atalarının/geçmiştekilerin yoluna tabi oldular!
• Akıllarını etkin kullanma farzının önemini küçümsediler!
• Kur’an’ın üzerinde din telakkileri uydurdular.
• Kur’an’a aykırı din telakkilerine düşünmeden, ezberce tabi oldular.
• Kur’an’ın kurtarıcılığını yetersiz veya saptırıcı gösterdiler!
• Kıyafetlerine ve şöhretlerine göre hoca/lider/efendi edindiler!
• Dünya işlerine de helalinden ve hararetle çalışmayı boş verdiler!
• Zalimce günahların basit tövbelerle temizleneceğini uydurdular!
• Maddi kazançları arttıkça şehvetlerine daha da tabi oldular!
• Nasılsa bir gün affedileceği zannıyla, haramlarda derinleştiler.
• Ölümü ve ahıreti unutup dünyevi şeylerin aşkına kapıldılar.
• Gayrimüslimleri kader arkadaşı ve koruyucu edindiler!

İşte bu yüzden bugün Müslümanlar perişan haldedir. Müslümanlar Kur’an’ın yoluna dönmemekte direndikleri için de bu perişanlıkları artarak devam edecektir.

En kötüsü, Müslümanlar Kur’an’ın yoluna dönme becerisini de kaybetmektedirler. Zihinlerinde hak ve batıl birbirine karışmıştır. Batılların arasından hakkı kavramalarını sağlayacak aklı da kullanmamakta; hatta aklı sapıklık sebebi göstermektedirler. Hakkı söyleyenler susturulmakta ve söylediklerine kulak verilmemektedir. Müslümanlar, davranışlarını Allah’tan başkalarının korkularıyla veya Allah’tan başkalarının kurtarıcılığına güvenerek şekillendirmektedir. Tamamı değilse de bütün dünyadaki Müslümanların çoğunluğunun hali korkarım ki böyledir.

Şu hâlde sonumuz ne olacaktır? Kalabalıkları uyardığınız zaman, ümitsizlik yayma, biz Allah’ın seçilmiş fırkai naciye cemaatiz diyorlar. Ne yapacağız biz? Basiret sahipleri kıyamet günü hesabını veremeyecekleri şeylerden Allah’a sığınır. Yapayalnız da kalsalar, hakkı öğrenip yürekten sahiplenme mücadelesine girişir. Basiret sahipleri ahirzamanın gerçek müminlerini, yapayalnız kuytularda arasınlar. Rabbimize sığındık.
Dr. Muhammed Bozdağ

NA’T-I ŞERİF

NA’T-I ŞERİF

Yolunda yürüseydik düşmezdik ateşlere
Varırdık her adımda nur saçan güneşlere

Tutunmadık ipine, şaşkınız, perişânız
Atılan her mermiye cümle ümmet nişânız

Denizler kan doludur, dağlar ceset yığını
Yıktı kafir topyekun ümmetin otağını

Seni anan dillerden damlamaz zerre ihlas
Bu yüzden hiç eksilmez gönüllerde keder, yas

Kurudu gözyaşımız alevlerin dilinde
Ah u figân yükselir cümle İslam ilinde

Secdeler iz bırakmaz nur olup alınlarda
Paslandı tüm kılıçlar bir asırdır kınlarda

Ümmetin sadıkları gittiler birer birer
Koşuyor her cepheye yetmek için tek bir er

Çocuklar dolduruyor va’d edilen cenneti
Bunca ölüm sarsmıyor uykudaki ümmeti

Sultanlar sana geldi başsız kaldık cihanda
Binbir oyun içinde zevke daldık cihanda

Dilimizde dua var, gönlümüzde bin günah
Bu yüzden çekmekteyiz gözyaşıyla her gün ah

Gelincik tarlasıdır, Suriye, Mısır şimdi
Sormuyoruz gidenler kaç yaşında ve kimdi

Kalkmıyor ufkumuzdan kan dumanı ve sisi
Nereden buldu ümmet bunca mel’un habisi

Âlemlere rahmetsin, yine sar, kuşat bizi
Hırkanın gölgesine ümmet diye kat bizi

Yetiş ki kalmayacak Allah diyen âlemde
Toplanacak ümmetin korkarım cehennemde

Sen derle, topla bizi, iplerinle esîr et
Her çağın varisini kalblerimize pîr et

Sana ümmet oldukça Allah’a kul oluruz
Senden uzak kalırsak değersiz pul oluruz…

Ölmeyi öğret bize yolunda Hamza gibi
Sensin Ya Rasûlallah ümmetinin sahibi…

Yine açsın kubbeler her bahar çiçek çiçek
Nice nesiller gelsin aşkla candan geçecek

Deveran etsin ümmet Fatihlerle Yavuz’la
Dağlar denizler aşsın, hakiki kılavuzla…

Mahşerde başlar eğik, yüzler kara çıkmasın
Cehennemin korkusu ümmetini yıkmasın

Yetiş Ya Rasûlallah, zayıfsınız deme âh
Sen imdâd eylemezsen olmaz ümmete sabâh

Kâfî’nin feryâdına Ravza’ndan bir cevâb ver
İlk defa verir gibi Hak’tan bize kitâb ver…

Kâfî

15 Nisan 2014 Saat: 14.46