Bismillahirrahmanirrahim
“Rahmân (çok merhametli olan Allah), Kur’ân-ı öğretti. İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti.”
(Rahmân, 1-4)
Ebû Zer (ra) diyor ki:
“- Yâ Rasûlallah! Bana nasihat ediniz!” dedim.
“-Sana takvâyı tavsiye ederim, zira takvâ her işin başıdır.” buyurdu.
Ben tekrar:
“-Yâ Rasûlallah! Bana biraz daha nasihat ediniz!” dedim.
Efendimiz (aleyhisselam):
“-Kur’ân okumaya ve Allâh’ı zikretmeye bak, çünkü Kur’ân yeryüzünde senin için bir nûr, gökyüzünde de bir azıktır.” buyurdu.
(İbn-i Hibbân, Sahîh, II, 78)
Sahâbe efendilerimiz için vahyin nüzûlü, gökten inen ve tadına doyum olmayan, ilahî bir ziyafet sofrasıydı.
Ne zaman bir âyet nâzil olduğunu duysalar, hemen o ilâhî ziyafete iştiyakla koşar, büyük bir heyecan içinde; “Acaba Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı hangi ameldedir?” suâlinin
cevabını, yeni gelen talimatlardan öğrenmeye çalışırlardı.
Peki ,ya biz??
Allah’ın âlemlere olan rahmeti sonucu göndermiş olduğu Kuran ile nasıl bir ilişki içindeyiz?
Maalesef, Müslümanların önemli bir kısmı Kuran’dan pek de haberdar değil.
Oysa Kuran ile ilişkimiz, Kuran’ın ortaya koyduğu gibi olmalıdır. Ancak bunun için, Kuran’ı anlamak üzere okumak ve ayetleri üzerine derin derin düşünerek, Kuran’ın nasıl bir kitap olduğunu ve gönderiliş amacını bilmek gerekir.
Son Yorumlar