Archive for the ‘Yazılarım’ Category

Bu Asırda Sevmek zor iştir arkadaş.

Bu Asırda Sevmek zor iştir arkadaş.
Her “seviyorum “diyen kişi inanmış olsak , toplumun her köşesinde sapmalar olur ve aldatmalar,ve bu düzensizliğin içinden perişan olur inşan.
Çünkü Allah Teala gerekli gibi sevmeyen bir yürek, inşanlar da ve tüm yaratılanlara samimi bir sevgiyle sevemez.
Tanıdığım nice bayan kardeşlerim var, karşıdaki kişi “seviyorum “demesini aldanmış…
Evlendikten kısa bir zaman sonra gerçek yüzünü görünce perişan oldu,ama çoğu çare olmadığı için o mecbur evliliği devam ediyorlar…
Diyeceksiniz belki,”bayanlarda hiç mi suç yok.?
Vardır elbette,fakat onların yaptığı yanlışlardan yine erkekler sorumludur.
Baştan ,”evlenelim” düşüncesiyle,ne dini yönünden, ne ahlak bakımından araştırmadılar..
Allah Teala’ın emirlerini ,eşine öğretmeyi çalışmadılar gibi, Başıboş bırakıp,dünya peşinde düştüler..
Emek verilmeyen işte hayır olur mu hiç, sabır olmayan kalpten…
Sabır,paylaşmak,yardımlaşmak ,sevgi,saygı olmaz ise sevgiden bahsedilir mi ??
Sevgiden bahsediyorlar fakat,Allah Teala onları verdiği emaneti ,özellikle de zamanımız tehlikelerden korumuyorlar.
Tesettürsüz,boyalı,uygunsuz şekilde sokaklara dolaşmak göz yumuyorlar…..
İnsan,sevdiğini ne pahasına olursa olsun,korumaz mı ??
onu kendi kalp kafesine alıp orada saklamak istemez mi hiç kimseler ona dokunmasın diye.?
İnsan sevdiğini kötü nazarlardan korumak istemez mi hiç, korumaz ise o zaman sevgiliden bahsedilir mi?
Evet,sevgi Allah Teala kalbimize verdiği yüce bir duygudur..
Fakat ne yazık ki,onu da kıymetini bilemedik..

Hayır (sandığınız gibi değil), kim, günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa, işte onlar artık ateş ehlidir

Lanet şeytan insanlara çoğu Allahu Teala affını ,rahmetini ile kandırmış,ve böylece umursamadan,düşünmeden,cehennem azabı dan korkmadan sayısız günahlar işliyorlar ,akıllarına gelince yarım yamalak bir tövbe sonra aynı gaflette devam ediyorlar.
Oysa Rabbimiz celle celalühü Kur’an da böyle davrananlar için bize söyle bildiriyor ..
Bismillahirrahmanirrahim
Hayır (sandığınız gibi değil), kim, günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa, işte onlar artık ateş ehlidir ve orada devamlı kalacak olanlardır.
BAKARA – 81
Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. ışte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.
BAKARA – 275:
Ve kim Allah’a ve O’nun Resulune isyan eder ve O’nun sınırlarını aşarsa, onu, içinde ebedî kalacakları ateşe koyar. Ve onun için “alçaltıcı azap “ vardır.
NİSÂ – 14
Allah ve O’nun resûlüne karşı, kim haddi aşarsa, artık onun için mutlaka orada ebediyyen kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmiyorlar mı? İşte bu, büyük rüsvalıktır (rezilliktir).
TEVBE – 63
Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara ve kâfirlere, orada ebedî kalacakları cehennem ateşini vaadetti. O (cehennem), onlara yeter. Ve Allah, onlara lânet etti. Ve onlar için ikâme edilmiş olan (devamlı kılınan) bir azap vardır.
TEVBE – 68
İsraf edenleri (haddi aşanları) ve Rabbinin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Ve ahiret azabı daha şiddetli ve bâkidir (devamlıdır).
TÂHÂ – 127
okuyalım müslümanlar okuyalım,yüreğimiz titresin , O günün dehşetinden “gök delinmiş, yıldızlar dökülmüş pırıl pırıl parlayan güneş sönmüş, dağlar yerinden yürütülmüş, denizler fıkır fıkır kaynar, ruhlar bedenlerle birleşir cehennem alevlendirilir, cennet yaklaştırılır. Dağlar kumlar gibi dümdüz olur yer dehşetli bir sansıntı ile yarılır ve içindeki ağırlıklar dışarı çıkar.”

Teslimiyet,Tam ihlas ,ve teslim olma yaptığını sırf Allah için, Allah rızası için yapmaktır.

Bismillahirrahmanirrahim
Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
(Zümer Suresi, 54)
Teslimiyet,Tam ihlas ve teslim olma yaptığını sırf Allah için, Allah rızası için yapmaktır. Tevhid, ancak bundadır.
İbadet ve kulluk söz konusu olduğunda pek çok sebeple teslimiyet olmazsa olmaz bir şart. Zaten teslimiyet olmadan ibadetleri hayatın çeşitli dalgalanmaları sırasında sürdürebilmek imkânsız.
Eğer teslim olamamışsak en ufak bir sıkışıklık anında akıl hemen nefisten yana çıkarak itaatsizliğe gerekçeler üretiverir.
Teslimiyet insanı dosdoğru olmaya götüren sağlam bir güçtür. İnsan bir kez teslim oldu mu başta şeytan olmak üzere bütün çeldiriciler birer birer güçlerini yitirir, zayıflar ve tesir edemez hale gelirler. Bu mevkiye ulaşmak da kolay değildir. Nice tehlikeli geçitlerden geçmeyi gerektirir.
Bunun içindir ki, namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerin, nefsinize şu şu faydaları vardır gibi nefisle ilgili bir maksatla değil, sırf Allah rızası için ve Allah’ın emri olduğu için, yalnız bir ibadet etme fikriyle ve sırf Allah’a yaklaşmak için samimi ve ihlaslı olarak ibadet niyetiyle yapılması gerekir. Ve öyle olmadıkça makbul olmaz. Çünkü o zaman Allah’a değil, nefse ibadet edilmiş olur.
Hak yola girmiş bir insanın bilmesi lazım gelen önemli meselelerden birisi de Hakk’a tevekküldür. Yani kendi üzerine düşeni eksiksiz yapar, bir taraftan da neticeleri Allah Tealâ’ya havale eder. O’nun takdirine razı olup hiçbir şeyden şikayet etmez. Çünkü şikayet ve tevekkülün bir arada olması mümkün değildir.
Bir bela ve musibetle karşılaşan kişi, belasını sabırsızlıkla yanındaki eşine dostuna ulaştırdığı zaman, aslında Allah Azimüşşan’ı kula şikayet etmiş olur. “Gördün mü başıma geleni? Allah bana neler yaptı!” demeye gelir.
Halbuki Hak yolcusu kişi ilâhi sevgiye taliptir. Sevmek, sevilmek için yola çıkmıştır. Durum böyle iken hem sevgi hem şikayet bir arada olmaz.
İnsan,dünyaya başka bir şey için gelmiş değildir. Teslim olacak, razı olacak ve ibadet edecektir. Ancak bu teslimiyet ve tevekkül içinde huzur bulur.

“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

Cenab-ı Rabbu’l-Alemin, Mekke’de üstüste yaşanan sıkıntılardan dolayı Rasulünün kalbini İnşirah Suresi ile rahatlatırken, bizim kalplerimize de sonsuz şefkatiyle fısıldamıyor mu?
“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Senin belini büken o ağır yükünü indirmedik mi?
Hem senin şanını da yüceltmedik mi?”
Demek ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet kesinlikle zorlukla beraber kolaylık vardır.
O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş!
Ve sadece Rabbine rağbet et, O’na yönel!”
(İnşirah/1-8)
Rabbimiz bu surede bütün müminleri de zorluğun ardındaki kolaylıkla müjdeleyip, uymaları gereken prensibi bildiriyor.
Evet; hayatımız boyunca çeşitli zorluklarla karşılaşacağımıza şüphe yok. Korkacak, üzülecek, acı duyacağız. Belki karamsarlığa düşecek, kimi zaman da ümit ve ümitsizlik arasında yalpalayacağız.
Ama zorluğun bulunması, kolaylığın geleceğine bir işaret. Bu ilahî prensibe inanıp, yılmayacağız. Zorlukları kalb genişliği ile karşılayacak, bir işi bitirince veya bir işle ilgili yapabileceğimiz bir şey kalmayınca, gücümüzün yettiği başka işlerle uğraşacak, hem kendimizin hem de diğer insanların dünya ve ahiret mutluluğu için elimizden ne gelirse yapmaya çalışacağız. Çeşitli zararlara maruz kalsak da, bizim gayemiz hep iyilik olacak inşaAllah.

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”

Hz.Peygamber (aleyhisselam) öyle buyurdu; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
 Bugün İslam coğrafyasına bomba yağarken, günahsız masum çocuklar can verirken , en azından kalbi burkulmayan kişi, dilsiz şeytandır.
 Dünyanın fakir bölgelerinde çocuklar açlıktan can verirken; sessiz duran, oralara elini uzatmayan kişi dilsiz şeytandır.
 Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
 Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.
 Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.
 Hak sahibine hakkını vermeyen, vermeye aracı olmayan, bunun için mücadele etmeyen kişi dilsiz şeytandır.
 Hangi dine, ırka, dile mensup olursa olsun çocukların öldürülmelerinden ıstırap duymayan kişi dilsiz şeytandır.
 Bir kişinin din, yaşam, söz, mal, ırz, namus, onur ve haysiyetine kasteden kişi dilsiz şeytandır.
 Zalim ve diktatör olanlara sen zalimsin demeyen kişi dilsiz şeytandır.

 Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.

 Elindeki imkanın bir kısmını fakir ve mağdurla paylaşmayıp, onun perişan halini geniş karnıyla seyreden kişi dilsiz şeytandır.
 Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır.
 Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.

  Nihat Hatipoğlu