Yüce Allah,ın emirlerini yerine getirip yasakladıklarından sakınmak, Müslümanın görevidir. Bunu terk veya ihmal etsek ise günahtır.Günah ise sonsuz kudret ve azamet sahibi Yüce Allah’a isyandır.
Günah, insanın Hakk,a olan meylini köreltir, kalbine huzursuzluk verir ve fıtratını bozan manevi bir musibet olur.
Bir ayette Allahu Teala buyuruyor :
“Eğer yasak edildiğiniz büyük (günâhlar-dan kaçınırsanız sizin (öbür) kabahatlerinizi örteriz Bu da Allah’a göre pek kolaydır”
(Nisa 31)
Günahlar nefsin kötü arzularına veya şeytanın çeşitli desiselerine kapılmanın sonunda işlenir. Günahlardan kaçınmak için ölümü ve hesap gününü çok hatırlamalıyız.Günahlarımıza derhal tövbe etmeli ve Allah,ın rahmet ve mağfiretine sığınmalıyız..
Günâh, insanı itâat sahasından uzaklaştırıp isyan vadisine sürükleyen hatalı bir davranıştır.. Ufağı ile büyüğü ile işlenen herbir günâh, kişiyi Allah Teâlâ’nın himayesinden uzaklaştırıp nefs-i emmârenin tesiri altına itmiş olur Günâh, yüzde bir kara ve kalpte manevi bir yara meydana getirir..
Acıyanların, Merhametlilerin merhametlisi olan Rabbimiz, biz kullarının günâh kirine bulaşmaması için, hatalı hareketlerden sakınmamızı ihtar etmekte ve bu ikazın aksine hareket edenler için uhrevî sorumluluk bulunduğunu haber vermektedir…
Ebû Hüreyre (ra)den Resûlullah (sav)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur:
Mü’min günâh işlediği zaman, kalbi içinde siyah bir nokta hasıl olur
Eğer o kimse tevbe eder, kendini (günah sahası dışına) çıkarır ve Allah’tan mağfiret dilerse, kalbi cilalanır Şâyet onu (günahı) artırırsa (kalbindeki siyah noktalar) fazlalaşır
(İbni Mâcec 2, s 1418)
Aklı Selim sahibi bir mü’min, böyle bir kirlenmenin ilk safhasında kendini günâhtan çekerek, Allah yoluna dönüş yapar ve Cenab-ı Hak’tan mağfiret diler ise kalp aynası arınmış ve cilâ çekilmişcesine parlaklık kazanmış olur ..
Bu istikâmette bizleri uyaran Resûl-i alişan Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Zorluğunda ve kolaylığında (her zaman ve her hâlinde) Allah’tan kork” (Feyz’üi-kadir c 1, s 119)
Archive for Ağustos 2018
23 Ağu
Yüce Allah,ın emirlerini yerine getirip yasakladıklarından sakınmak, Müslümanın görevidir
23 Ağu
KÖYDE BAYRAM
Ardımızda bırakıp İstanbul’un cevrini
Çocuklukta ararız hep mutluluk devrini
Yine eski sokaklar virane yıkık evler
Kara isli ocakta huzur tüten alevler
Annemizin sesinde cennetin nağmeleri
Bahçede meyvelerin dalları eğmeleri
Ebedîlik hissini yaşatır her an bize
Dalarız saadetle alttan akan denize
Köyde gökler berraktır yıldızlar sonsuz cömert
Cümle halk hem samimi sözü ve işinde mert
Mezarlıkta asırlık silik taşlar yerdedir
Topraktaki sahibi cennette seferdedir
Yükselen ezanlardan gül kokusu yayılır
Ölmüşler dualarda isim isim sayılır
Şehirden uzak bayram asr-ı saadet olur
Bayramda cümle eller her an başka el bulur
Âh bitmese köyümde bayramın rûzigârı
Devam etse ebedî müminlerin bahârı
Kâfî’nin niyazını kabul eyle İlâhî
Hayatı bayram olan bir kul eyle İlâhî
24.06.2017
Kâfî
20 Ağu
BAYRAM’A GAZEL
BAYRAM’A GAZEL
Kaç yıldır mümin kanı dökülen bayramlar var
Sürurun tek ettiği cümle kalbte gamlar var
Küfre kılıç çekecek kahramanlar göçtüler
Devletlerin başında sadece hodgâmlar var
Çocukların gözünde parlamıyor saadet
Kanlarıyla beslenen medenî yamyamlar var
Kâbeyi tavaf eden milyonlarca müminden
Kupkuru dualarla dünyevî meramlar var
Mahrumdur Ehl-i İslam Halife-i Zeminden
Sanırız Emir diye münafık hahamlar var
Kan akar okyanuslar Arakan’dan Yemen’e
Küffara yardım eden Bağdat’lar var Şam’lar var
İlâhî Habibinin bayramları nerdedir
O çağlardan bu çağa ulaşan selamlar var
Habibinin ahlakı rehber olsun mümine
Zira ahir zamanda hesapsız haramlar var
Yine koşsun çocuklar neşeyle saadetle
Her hanede onları bekleyen ikramlar var
Asr-ı saadet eyle ahir zamanı Rabbim
Evinde rızan için giyilmiş ihramlar var
Bayramlar hürmetine şuur ver müminlere
Aşkınla dile gelmiş diller ve kelamlar var
Her kurban bin müminin nefsine kefil olsun
Uşşâka va’d ettiğin çok ulvî makamlar var
Bayramlar bayram olsun arzda zulüm kalmasın
En azından kalblerde zalime kıyamlar var
Kâfî’nin duasını kabul eyle ya Rabbi
Zira ona verdiğin sayısız in’amlar var
31.08.2017
Kâfî
19 Ağu
Bayramlar gönül dünyamıza sevgi, saygı, ve imanın yerleşmesi için bir milat olmalı.
Bayramlar gönül dünyamıza sevgi, saygı, ve imanın yerleşmesi için bir milat olmalı.
Sevgili Peygamberimizin (sas) “..birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız” Müslim, Îmân,93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme,56. öğretisi gereği birbirimize olan muhabbetimizi artırarak imanımızı sağlamlaştıralım.
Müslüman’ın üç günden fazla dargın kalmasını hoş karşılamayan Peygamberimizi (sas) dinleyerek dargınsak barışalım ve dargınları barıştıralım.
Komşusu açken müminin tok dolaşmasını uygun görmeyen Hz. Peygamberin (sas) uyarısına kulak verelim. Küçülen dünyamızda uzaktaki, yakındaki kardeşlerimizin açlığını, yoksulluğunu kendimize dert edinelim. Merhamet edersek ilahi rahmet ve merhamete ulaşacağımızı unutmayalım.
Yetimleri görüp gözeterek Aziz Peygamberimizin (sas) cennette beraber olma müjdesine nail olalım.
İslam beldelerinde masum ve mazlum kardeşlerimiz için akan kan ve gözyaşının durması için dua edelim.
Bayram günlerinde, özellikle Anne-Babamızın ellerini öpmeli ve hayır dualarını mutlaka almalıyız. Yüce dinimiz İslam Allah’a ibadetten sonra Anne-Babaya iyiliği emrediyor ve onlara “öf” bile demeyi yasaklıyor. Anne-Babaya saygı ve iyiliğin, akrabalık ilişkilerinin sürdürülmesinin ömre ve kazanca bereket kattığını haber veriyor.
Yoksul ve yetimleri sevindirelim. Büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret edelim. Hastane ve huzur evlerinde kimsesizlere ziyarette bulunalım. Çocukları sevindirelim. Hâsılı bayramı gereği gibi yaşayalım ve yaşatalım.
19 Ağu
Teşrik tekbirleri
Bir âyette Allah Teala Kendisinin zikrini emretmektedir:
“Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin).”
(Bakara Suresi, 203. )
Buradaki “sayılı günler”in Arefe günü sabahından bayramın 4. günü akşama kadarki günler olduğu belirtilmektedir.
Bugünlerde yüksek sesle tekbir alınır.
Hz. İbrahim’e (a.s.) nisbet edilen bu tekbirlere “teşrik tekbirleri” adı verilir.
Bu âyet gereğince, Arefe günü sabahından bayramın dördüncü günü ikindisine kadar-ikindi dahil- bütün farz namazların peşinden teşrik tekbirlerini okumak vaciptir. Bu, Resulullah Aleyhissalatü Vesselamın sünnetiyle de sabittir.
(Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) demelidir.
Son Yorumlar