Posts Tagged ‘Yürek’

Her Çocugun Yüregi Sensin Ya Resulallah…‏

              

Bir çocuğun neşesi kadar masum muydu hayat
Gülüşünde kaybolacak kadar çocuk muydu
Heyhat kararıyor aydınlıklar,
Uykuları bölünüyor çocukların

Saadeti arayan bunca yığın,
Asr-ı Saadetten bihaber mi acep?
Ve sen Ey Nebi
Sana Gül diyen bunca Ümmet,
Bülbüllükten neden kaçar acep?

Her çocuğun yüreği, sensin Ya Resulalllah
Öyle saf, öyle temiz,
Bir çocuğun gözlerinde ki sevinç sensin,
Ağladığında bir çocuk,
Bedir;deki bir duadasın

Ben…

   

karlı soğuk bir kış günü…çok sessizce ve sakince…kanlı gözlerini dünyaya
açan…
ve hiç ağlamayan…bir çocuğun yarım yüreğiyim ben…

tereddütler ve hayretler içinde…soğuk gözyaşları döken bir
annenin…bağrına bastığı…
ve öperken kokladığı…o çocuğun yaralı yüreğiyim ben…

titrek sesleriyle… bumu bizim çocuğumuz?… diyen bir babanın…
kucaklamaya korktuğu çocuğun sessizce inleyişiyim ben…

kaderine hüzün… çile ve sessizlik yazılmış bir bebeğin…yanağına
kondurulan sahte öpücüğün…
bıraktığı sefillik çizgileriyim ben…

yalnızlıktan kararmış odalarda…karanlıklara terk edilmiş bir
çocuğun…titrek ellerinde…
oynadığı…küçük bir aynayım ben…

hayat okulunda…en arka sıralarda oturan…ve hala kelimelerin hamallığını
yapan…
sınıfta kalan bir çocuğun üzüntüsüyüm ben…

anne ve babası enkazlar altında kalan… boynu hep bükük bir çocuğun…
kirlenmiş küçücük elinde tuttuğu serçenin…kırık kanadıyım ben…

hep boynu bükük ve gözleri yaşlı…insanların yüzüne bakmaya utanan…
soğuktan ayakları çatlamış bir çocuğun… titreyen bedeniyim ben…

hayatta herşeye rağmen tebbessüm etmesini öğrenen…ölüme bile gülümseyen…
küçük bir çocuğun ıslak yanaklarındaki son damlayım ben…

hiç bir zaman büyümeyen…büyüdüğü zamanda adam gibi adam olma hayalini
taşıyan…
huzura sevdalı bir çocuğun karanlığa yazdığı şiirim ben…

kelimelerin tozu toprağı içinde sürünen…bir kaç adım atıp…sonra yine
düşen…
sıcaklarda üşüyen bir çocuğun…titreyen ayaklarıyım ben…

alıntı

KARANLIK MIDIR GECELERİNİZ?

            

Neden geceleri korkar insan? Neden ürperir? Gece, neden sadece karanlık demektir kimilerine göre: Uyku demektir ya da kötülük.

Neden harcanır geceler? Zamanın yararsız bir kısmı gibi çöpe atılır. Rabbimizin belirttiği gibi bir dinlenme vaktidir elbette. Ama keyifle geçirilecek, başından sonuna kadar yatılacak kadar da değersiz değildir.

Gece, Rahman’ın dünya göğüne tecelli ettiği saatleri taşır içinde. Her duanın kabul edildiği, tevbe edenlerin affedildiği anlardır o saatler.

Yüreği geceden daha kara olanlar, fırsat bilirler karanlığı, kötü emelleri için. Oysa gece masumdur. Yakarışları taşır bağrında, sessiz akan gözyaşlarına şahit olur. İçten yapılan dualara, istiğfarlara.

Karanlık sanmayın sakın geceleri. Aydınlıktır geceler. Aydan, yıldızlardan daha parlak, müminin yüreğinde ki nur aydınlatır onu.

Gece mümini sever, mümin geceyi. İbadeti neşedir gecenin. Ağlayarak secdelere kapanmanın hazzı yaşanır, karanlığın o kuytu yerlerinde. Birilerinin kötülüklerini karanlıklarda saklamasına inat, en halis, en temiz ibadetler saklanır insanlardan. Riyasız, gösterişsiz, mutmain ameller yapılır gecenin derinliklerinde.
 

Okumaya devam et

Bu gün gönül dostlarımla sevgi üzerine konuşmaya çalışacağım.

Bu gün gönül dostlarımla sevgi üzerine konuşmaya çalışacağım.Elimden geldiği
ölçüde sevginin hayatımızdaki rolü ve önemi üzerine yazmaya çalışacağım
Rabbimin izini keremi ile inşallah muktedir olurum..
İnsan yaradılışı itibarı ile sevgi ile yaratılmış
 yaşadığımız dünyada halife kılınmıştır.
 İçinde sevgiyi barındırmayan insan, nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır.
Alemlerin yaratıcısı olan yüceler yücesi rabbimiz sevgi,merhamet ve insani olan
bir çok vasıfları yaradılışta biz insanlara vermiştir.
Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız.
Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde
barındırmak isteyen insan, önce kendisinden nefret etmek zorundadır. İçinde
nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu bulması çok
zordur ve bunun bedelini ödeyecektir. Bir düşünelim annenin evlada olan sevgisi
kaldıki bu güdü hayvanlar aleminde bile vücut bulmuş en vahşi hayvanların bile
yavrularına birer şefkat merhamet sevgi timsali olduğu gözlenmektedir.

Neden sevgi?

Okumaya devam et

insanoglunun yümrük kadar kalbinde bin çesit hisler ve fırtınalar dalgalanir..

insanoglu ,yüreğinde binlerce korku ve endişe ile yaşar..
yümrük kadar kalbinde bin çesit hisler ve fırtınalar dalgalanır..
onun gönül dünyasında istekler yanar söner gökteki yıldızlar gibi,endiseler doğar,batar,
sevgiler büyür,sevgiler ölür..
binbir ümitler yeşenir..ve solar..
bir bakarsınız ,yüreğe dolan bir endise diğerlerini alıp götürür,bir bakarsiniz güneş gibi doğan
ilahi sevgi,diğerlerini hepsi alıp söndürür..
evet, o bir yümrük kadar küçücük parça,insanın göksünde bir volkan gibi yanar ..söner..
ve bu endiseler,korkular,sevgi ve ümitler Hakiki korkulara,sevdalara dönüsünceye
kadar sürer durur..
insanoglu bu rahat ,sükünet kalmamış dünyaya,zaman -zaman kaybolma korkusuna kapılır..
bilinmeyenlere sürüklenmek,boşluklara düşmek,serseri rüzgarlara savrulmak tehlikesiyle
ürperir..
annadan,sıladan,yurdan,alıştığı her sseyden ayrılmak korkusuna yaşar..
fakat Rabbine bulan ,O’nu c.c. seven,teslim olan,kaybolmuşluktan kurtulmuşluğun
sevinci ve huzuru yaşar..
Mevlasına bulan,onun için korkular bitmiş,sonsuz bir mutluluk ve ferahlık hisseder..
Yaratıcısı’ndan habersiz gafil insan ise,su uçsuz bucaksiz evrende manada yitik
bir varlık olarak yaşar..
o,kim zaman şeytani rüzgarların önüne kalılmış,kimi zaman da fani heveslerin
rüzgarına..
Allah’ı yaklaşmayı aklına dahi gelmez..
Yaratanından baska herseye sığınır..
bu dünyayı ebedi mesken tutmak ister,yalnız ondan ayrılmaktan aci duyar..
manen bitmiş kişiler için Rabbimiz söyle buyuruyor :
“sağırdırlar,dilsizdiler,ve kördüler,Allah’a dönemezler..yönlerini kaybetmişler ,kayıp olmuşlardır.””
Bakara /18
kaybolmak,gaflette düşmek,mü’minlerin en büyük korkusudur..
Allah’tan uzak olmak,O’na karşı gelmek,O’nun rızasını kaybetmek,mü’minleri
çok korkutuyor..

Okumaya devam et