Posts Tagged ‘ölüm’

Kimler yok ki orada!

            

Kimler yok ki orada!

Evet, kimler yok ki orada! Gönülden sevdiğimiz anne, baba ve kardeşlerimiz. Ninnilerini dinlediğimiz nur yüzlü nineler… Sakalını okşadığımız beli bükük ihtiyarlar… Nice büyük insanlar, veliler, peygamberler ve en önemlisi, iki cihan güneşi Efendimiz (s.a.v.) hep orada… Sevdiklerimizle dolu olan bu âleme geçmek için, bir başka doğuş olan ölüm, tek çare…

Şair:

Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun.

Ölümü de öldüren Rabbe, secdeler olsun.

diyerek, sevinç çığlıkları atarken, bu gerçeği görmüş olsa gerek. Ölümü bir müjde bilmek için, sıra bize gelmeden önce eksik kalan mânevî vazifelerimizi tamamlamamız gerekmiyor mu?

Bunun için, önümüzde ne kadar olduğunu bilmediğimiz yıllar, aylar, belki de sadece saatler var.

Ömür dediğimiz bu sermayeyi değerlendirmek konusunda Peygamberler Peygamberinin mübarek bir sözüne kulak verirken, ölümün son olmadığını yine O?ndan (s.a.v.) dinlemiş oluyoruz:

Nasıl yaşıyorsanız, öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.

Selim Gündüzalp

Bugün Bayram…

            

Bugün Bayram...Hakkın inayeti ile nefes alabilenlerin bayramı yani..

Esselamu Aleykum Ya Ehlel Kubur.. 

Sizinde bayramınız mübarek ola..Efendim (s.a.v) sıkıştığınızda kabir ehlinden 
yardım isteyiniz buyurmuştu.. 
Siz de sıkışınca dünya ehlinde yardım istiyormusunuz ?

Ey kabri taru-mar olmuş üzerinde bir taşı dahi olmayacak kadar 
yetim kalmış bebek.....!!

Sanmaki seni unutanlar var..Her ne kadar seni ailen unutmuş olsada ,
 ismini dahi hafızalardan silmiş olsada sen zaten ehli cennet olacaksın
 Rabbim seni firdevs ile mükafatlandırsın.. Bizede dua buyur...

Ey kabrinde çiçek yerine diken biten , mezarı yol olmuş ninem.. 

Seninde bayramın mübarek ola.. Duydumki biraz sıkıntılısın, belliki sende
 unutulanlardansın anlaşılan. Rabbim ruhunu şad eylesin.. 
Merak etme sakın sende torun bir değil bin tane biri unutsa diğerleri unutmaz ,
 üzülme sakın .. komşularında üzülüyor sonra..

Ey kabri de kalbi gibi gül bahçesi olan bacım...

Bizi de duandan mahrum eyleme , bugun her ne kadar burada olsakta , 
yarın yanınızdayız bizlerde , buradan da sana selam eden kardeşlerin var , 
sakın ola duandan mahrum eyleme onları olurmu ?

Ey kabri ummanlar kadar geniş olan mehmetçik ..!!

Gördümkü üzerindeki kanlar cennet ırmağı olmuş sana ,
 ne güzel bir şehadettir ki bu bakanları kıskandırır , 
bizi de yanına hizmetçi al ki , cariyelerin yükü hafiflesin..
Duana dahil etki komşu alalım...

Ey Günahı nerede ise bana yakın olan Biçare..!!

Sendemi vakitsiz gittin , sanadamı haber vermedi Azrail geliyorum diye..
seninde mi ağlayanın olmadı hiç ... sendemi sahte sevgilerin aşığı oldun..
sende mi ölmeden evvel ölünüz sırrına erişemeden mekan değiştirdin.. 
Neler çektiğini biliyorum ama duadan başka bişey gelmez elimden ...
 ama bir hediye gönderirim istersen , toprağın kuru ruhun duru ise şayet , 
hediyem iki damla gözyaşından ibaret , sakın az diye üzülme seni düşünen 
yüzlerce kardeşin var artık iki damladan iki bardağa dönüverir bakarsın , 
içine fatiha ile ihlas koyarım ayrıca... Şerbet yapıp içersin , 
acını dindirmez belki ama bir nebze ilaç olur yarana belkide ...

Geri dönsek bile kabirden , geleceğimiz gün ırak değildir...
 Helal edin hakkınızı Ya Ehlel Kubur bilmeyerek çiğnedik belkide ruhunuzu..
 Bir bayram böyle geçti yazacak gücüm de yok hali perişanemi ... 

Rabbim cümlemizi mağfiret eylesin...

Ölüme Yaklaşıyoruz ama…‏

                  

 

        Ölüme yaklaşıyoruz

Kevser Doyurum

Her geçen dakika ölüme yaklaşıyoruz. Mahşer, hesap, mizan bizleri bekliyor. Allah–ü Teala’nın huzurunda hesap vereceğiz, kaçış yok, Allah–ü Teala’nın mülkünden başka mülk yok.

Neyin ardındayız?
Önemli olan bu.
Nereye koşuyoruz?

Dünyanın içindeyiz ve çoğumuz dünyaya koşuyoruz. “Sonunda zehr olan balı nidersin ?” diyor şair. Her dünyalık yanında acıyla geliyor. Kur’an–ı Kerim’de; “Mallarınız ve evlatlarınız sizin için imtihandır” buyruluyor. Malımızı nasıl kazandığımızdan, nereye harcadığımızdan, çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimizden, zamanımızı nasıl harcadığımızdan hesabımız var.

Her geçen dakika ölüme yaklaşıyoruz, halbuki bu dünyadaki rahatımıza ne kadar da düşkünüz. Allah’ı tanımak için geldiğimiz bu denî alemde O’nun zikrinden ne kadar da uzağız. Halbuki O’nu tanımanın yolu çokça anmaktır, bunu biliyoruz.

“Lütfunla bize merhamet eyle aman Allah
Fazlınla bize merhamet eyle aman Allah.”

Allah–ü Teala Kur’an–ı Kerim’inde, O’nu anmak için namaz kılmamızı emrediyor. O zaman demek ki insan Allah’ı anmadan, hakiki manada hatırlayamadan da namaz kılabiliyor. Ne kadar üzücü değil mi sevgili okuyucular. Biz insanlar bu konularda ne kadar fakir ve aciziz.

Bir düşünelim, namaz kılmak için abdest alıyoruz, ”Allahüekber” deyip tekbir alıyoruz, lakin gönlümüz Yüce Divan’da, Huzur’da değil. Demek ki biz kendimizi namaz için yeterince hazırlayamamışız. Namazda dahi Rabbimizi hatırlayamamak…

“Bir garipsin şu dünyada gülme gülme ağla gönül
Derdin dahi çoktur senin gülme gülme ağla gönül”.

Okumaya devam et

Ölümü Hatırlamak

            

Kürşat Salih YAMAN • Ocak 2008

Hatırlamaktan çekindiğimiz için semtimize hiç ölüm uğramaz sanırız. Her ölümü de erken biliriz. Oysa ölümü düşünmek insanoğluna hem gayesini anımsatan, hem de onu gündelik dertlerinde kaybolmaktan koruyan bir zırh gibidir.
Bazı şeyleri düşünmekten kaçınırız, çünkü o şeyle yüzleşmekten korkuyoruzdur. Mesela kendimizi âmâ olarak düşünmekten çekinmemizin ardında, görme yetimizi kaybetmekten duyduğumuz endişe vardır.
İnsanın ölümü düşünmekten kaçınması da bu karşılaşma, yüzleşme korkusundan ileri gelir. Oysa hep dediğimiz gibi, “korkunun ecele faydası yok.” Korkulan bazı şeyleri düşünmekten kaçınmak, onunla mutlaka yüzleşeceğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor. İşte ölüm de böyle. Kur’an-ı Kerim’de ifade buyrulduğu üzere, “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Ankebut, 57), “Sarp ve sağlam kalelere sığınsa bile!” (Nisa, 78)
Ölümü Düşünmekten Korkanlar
Ölümü düşünmekten çekinen, ölümden korkan kimseler iki kısımdır:
İlki, dünyanın geçici zevklerine gönül bağlayan, keyfi ne isterse onu yapmayı hayat felsefesi edinen kimselerdir. Nefsine teslim olanlar yani. Ölüm onlar için yaşama keyfinin son bulması anlamına geldiğinden, düşüncesi dahi yüreklerine korku ve gerginlik düşürür. Ölümü akla getirecek her şeyden vahşi hayvandan kaçar gibi uzak dururlar. Yanlarında ölümden bahsedilecek olsa sinirlenip bunalırlar. Kur’an-ı Kerim’de bu kimseler için; “De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacak. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O size bütün yaptıklarınızı haber verecek.” (Cuma, 8 buyurulur.
Ölüm gerçeğini hatıra getirmekten çekinen diğer kısım ise, ölümden sonrası için yeterli hazırlık yapamadığı endişesi taşıyan, Allah’a karşı çokça isyan ettiklerini düşünen kimselerdir. Bu kişiler her ne kadar ölümden çok rahatsız olmasalar da yine de kaygılanır, korkarlar. Bu tür insanların hali, evde hesap vereceğini bildiği halde annesinin sözünden çıkıp yaramazlık etmiş çocuklara benzer.

geriye bakın ,yaşadınız yılların hesapını yapın

Mevlam cümlemizden razi olsun kardeşler..zaman çok kıymetli ve bunu çoğumuz anlamayız,düşünmeyız,ölmeyecek gibi kapılıyoruz bu hayatın akısını,çoğu zaman yanımıza geçen büyük gerçek Ölüm görmüyoruz bile..
Görsek de beş dakika sonra unutuyoruz bile..
geriye bakın ,yaşadınız yılların hesapını yapın..su gibi geçen yıllar ne izler bıraktı bizlere veya neler öğretti..
eğer bir seyler öğrendisak ne mutlu bizlere..
ama insanlar vardır ki,hayat onlara hiç bir sey öğretmemiş..hayatı yemekten içmekten ibaret olduğunu zannederek refah içinde yaşamayı gayret içindeler…
oysa okuduğum Kur’an’ı Kerim’i hemen-hemen her gün Ayet önüme geliyor..
“Ben insanoğlu mesakat,çile sıkıntı ve musibet dolu bir dünya yoladım..imtihan için,iyilere ve kötülere ayırmak için “buyuruyor Mevlamız.(c.c)
Rabbimiz bizlere verdiği büyük nimetlerden biri de akıl..akılı insan büyük SON düşünerek ahiret için hazırlık yapar..
evliyalar dahi SONU düşünerek endise içinde yaşamişlar,acaba imanla ölebilecem diye…
ama biz sanki Cenneti karantı altında almişiz gibi gayet rahat yaşiyoruz..
ben okuyarak ve Mevlam dan doğruyu göstermesi diye dua ederek islami öğrendim..
yoksa müslümanlar yaşayışlarını baksaydım ne islami kabul ederdim nede Mevlamın rızasına kazanmak için elime geleni yapmazdım..
Hazret Ebu Bekir bir duasında “Rabbim bana öyle büyük bir beden verki cehennemin kapısına kapatsın ki bende başkasına yakmasın “diye dua ederdi..
ben böyle demem çünkü cehennemden korkarım,aciz ve zayıfım..
ama “Rabbim bana hayırlı kapılar aç ki,insanlar islami anlatayım ,onlara yardım edebileyim,ahiretlerine kazansınlar diye dua ederim hep..
Bildiklerimzi diğer kardeşlerimize anlatmazsak Mevlam bizlere sorumlu tutacak..çünkü bu din teblig dinidir..
bıkmadan,usanmadan anlatacağız ..büyük SON gelmeden hazırlıklı olmalarını için elimizde geleni yapacağız..
hep beraber ,yardımlaşarak cennetin yolunu bulacağız ve yinede hep beraber Efendimize komsu olacağız inşallah ..
gayret bizden ,Hidayet Mevlamızdan..

Okumaya devam et